Close

Giriş

Close

Register

Close

Lost Password

Avatar Frontiers of Pandora İnceleme

Avatar Frontiers of Pandora inceliyoruz. Evrenin güzel bir uyarlaması mı? Yoksa basit bir Far Cry kopyası mı? Gelin, detaylara inelim.

Avatar Frontiers of Pandora, sıradan bir Ubisoft oyunu ve hemen hemen bir Far Cry kopyası. Pandora’da geçen ve yeni nesil teknolojilerin de yardımıyla oluşturulabilecek bir Avatar oyunu için beklentilerimi yükseltmek isterdim ancak konu Ubisoft olunca ve son fragmanlardan Far Cry izlenimi alınca, beklentilerimi frenlemiştim. İyi ki de böyle yapmışım çünkü düşüncelerimde pek yanılmadığımı net olarak gördüm.

Assassin’s Creed Mirage inceleme yazımda da bahsettiğim gibi, kim ne derse desin, ben Ubisoft’un çevre ve dünya tasarımına bayılıyorum. Bu oyunda da lafımın arkasındayım. James Cameron’ın muazzam görünen evreninin kusursuz bir uyarlaması ile karşı karşıyayız. Grafikler, atmosfer, çevre detayları ve buna benzer her şeyin büyüleyici olduğunu net olarak söyleyebilirim. Evet, bu dünyaya bakması büyüleyici ancak oyunu oynaması da bir o kadar sıkıcı. Na’vi olarak Far Cry oynamak istiyorsanız, orası ayrı tabii. Siz, bu oyunda keyifli vakit geçirebilirsiniz.

Massive Entertainment’ı tebrik etmek gerek. Pandora gerçekten inanılmaz; yağmur ormanlarındaki en küçük bitki örtüsünden görkemli dağlara kadar her şey tam manasıyla büyüleyici. İnce işçilikle hazırlandığı belli olan harita ve ufak detaylara verilen önem ile Avatar filmini sırf görselliği için sevenlerin keşfetmesi gereken devasa bir dünya ile karşı karşıyayız. Buna rağmen, oyunun hikayesi ve oynanış mekanikleri ise bunun tam zıttı olarak yüzeysel ve emekten yoksun.

Avatar Frontiers of Pandora Hikayesi

1

Öncelikle, ben serinin ilk filmini izledim ve ikinci filmini pas geçtim. Bu evrenin hayranı falan da değilim ancak olaylara az çok hakimim. Baştan söyleyeyim, Avatar Frontiers of Pandora’yı oynamak için filmleri izlemenize gerek yok. Bunu rahatlıkla söyleyebilirim. Oyuna 2138’de başlıyoruz. Çocuk olarak kaçırılmış bir Na’vi’yi canlandırıyoruz. Kaçırılma sebebimiz ise çocukları ufak yaşta alıp “iyi niyet elçisi” olarak yetiştirmek ve sözde ırklar arası bir köprü kuracak şekilde eğitmek ancak bu sözde iyi niyetli eylemi çocuk kaçırarak gerçekleştirmek bir o kadar ironik.

Çocukluğumuzun ardından, kendimizi ilk filmin geçtiği sıralar olan 2154’de görüyoruz. Bahsettiğim program ile eğitilmişiz ve görevlerimize hazır hale geliyoruz. Tabii, ilk filmdeki savaşlardan hatırlayacağınız gibi işler sarpa sarıyor. Bu iyi niyet elçisi operasyonu bir anda asker yetiştirme olayına dönüşüyor. Bu olaylar esnasında, bizim öğretmenimiz olan kişi bizi uyutuyor ve bu kez de 2169’da uyanıyoruz. Bu da ikinci filmin geçtiği döneme denk geliyor. Özetle, 15-16 yıldır uyuyoruz ve insan gelenekleriyle yetiştirilmiş ve dünyayı hiç tanımayan bir Na’vi olarak gözlerimizi açıyoruz.

2

Gerçek dünyadan haberimiz yok. Dış dünyaya çıkınca ormanı ilk kez görüyoruz. Evet, ortamı hiç bilmeyen bir Na’vi’yiz ve oyuncu olarak biz de Navi olmayı bilmediğimiz için, karakterin çektiği yabancılığa empati yapıyoruz. Tüm bu dünyayı hem karakterimiz hem de biz oyuncu olarak hayranlıkla keşfediyoruz. Tabii insanların kurduğu (emperyallere karşı) direniş örgütü ile tanışıyoruz ve onlara katılıyoruz. Hem direniyoruz hem de Na’vi olmayı bilmeyen bir Na’vi olarak Na’vi olmayı öğreniyoruz.

Gerisi spoiler olacağı için pek detaya girmiyorum ancak Avatar Frontiers of Pandora’nın hikayesi için ufak tefek farklı soslarla süslenen bir Far Cry hikayesi başlıyor diyebilirim basitçe.

Manzara Güzel de Sunum Kötü

manzara 2

Hikayeden bahsettik ancak Avatar Frontiers of Pandora’nın görev döngüsü ve sunumu çok kötü. Sinematografik tasarlanmış görevler yok. Ara sahnelerden görevlere geçişler yumuşak değil. Görev sunumları kötü. Daha da böyle uzatırım ancak siz beni anladınız; görev sunumu ve tasarımı kötü. Özellikle, ilk saatlerde bu yüzden oyuna kendinizi kaptırmakta zorlanıyorsunuz.

Zaten klişe olan hikayeye bir de klişe Far Cry benzeri hep aynı şeyleri yap tarzındaki görevler çok sıkıcı. Bunun yanı sıra Far Cry’dan alışık olduğumuz bitki ve hayvan ıvır zıvırları toplama olayı aynen devam ancak bitkilerden bir şey toplarken ufak tefek mini game olayları var. Bu mini game başarı olmazsa, üstün ıvır zıvırlara erişemiyorsunuz ve bu ıvır zıvırların bazı craft eşyaları için gerekli olduğunu belirtelim.

manzara

Şu ana kadar anlattıklarımdan sanki bir Far Cry incelemesi okuyormuş gibi hissettiniz mi? Ben oyunu oynarken sürekli Far Cry oynuyor gibi hissettim çünkü. Yahu, yok mu bu oyunun bazı farkları? Var; Dying Light benzeri bir şekilde parkur mekanikleri çok akıcı. Dünyada gezinmek çok rahat. Çift zıplama gibi özellikler açıldıktan sonra çok daha keyifli.

Parkurların yanı sıra Ikran açıldıktan sonra dünyayı uçarak dolaşmak bir başka. Ikran açıldıktan sonra uçarak haritanın üzerinde dolaşmak ve manzarayı seyretmek, sanıyorum oyundan en büyük aldığım keyifti desem yanlış olmaz. Evet, oyunda Ikran sürebiliyoruz ki zaten filmi izlediyseniz bunu tahmin etmişsinizdir.

Gece gündüz döngüsü var, fırtına ve yağmurlar var. Pandaro gibi bir dünyaya yakışan detaylar bunlar. Ayrıca bazı toplanabilir ögelerin de gece veya gündüz toplanma zorunluluğu mevcut. Bunun yanı sıra oyunun bölgeleri biyomlara bölünmüş durumda. Bu da keşif sürecini biraz daha keyifli hale getiriyor demek isterdim ancak yalnızca oyunun başlarında geçerli bu. Sonra yine hep aynı şeyler işte.

Savaş Sistemi Nasıl?

savas

Ubisoft’un yeni bir fikri mülkiyet ile karşımıza çıkması umut vericiydi ancak yayıncının yıllardır Far Cry oyunlarıyla piyasaya sürdüğü aynı formülü kullanan bir açık dünya oyunu. Haritanın yeni bölgelerinin kilidini açmak için yine karakol basıp temizliyoruz ve yukarıda bahsettiğim gibi Far Cry’dan hallice bir hikaye ile bu baskınlar için pek de motivasyon bulamıyorsunuz.

Peki, karakol temizleme ve direniş dedik. Savaş mekanikleri nasıl? Savaş mekanikleri açısından da Avatar Frontiers of Pandora’dan çok bir yenilik beklemeyin. Far Cry’dan memnunsanız, bundan da memnun olursunuz. Yine de, düşman çeşitliliği o kadar az ki, oyunda üç beş saat geçirdikten sonra düşmanlarınız hep aynı. Filmde de öyleydi dediğiniz duyar gibiyim ancak bu birkaç saatlik bir film değil ki, kırk elli saatlik bir oyun nihayetinde.

Pandora’yı sömürmek için oraya yerleştirilen, endüstrinin çarklarına köle olan askerlerimiz var. Filmlerde olduğu gibi, oyunda da iki tür RDA düşmanı var: piyadeler ve makineli piyadeler. Arada sırada RDA helikopteri falan da düşürüyoruz. Savaş sistemini de geride bırakırsak, oyunun geri kalanı tamamen kaynak toplama döngüsü. Gelin, bu cümleyle sözlerimizi bağlayalım.

Son Sözlerimiz

Oyunun geri kalanı, ana hikayeyi ilerletmek için tekrar tekrar aynı görevleri yapmak ve sürekli olarak kaynak toplama döngüsüne girmek. olağanüstü bir ekipman işçiliği ve kaynak toplama döngüsüdür. Sürekli olarak seviye atlamak ve ıvır zıvır peşinde koşmak, Avatar Frontiers of Pandora’nın oynanış döngüsünün merkezinde yer alıyor ve akıcılığını benim nezdimde tamamen baltalıyor.

Ikran’a ve Direhorse’a ilk kez bindiğim zaman yaşadığım büyüleyici anlar veya bazı manzaraların nefes kesiciliği haricinde sürekli ekipman ve ıvır zıvır toplama peşine düştüğüm ve “ne yapıyorum ben şuan?” derken kendimi bulduğum anlarla doluydu oyun benim için. Ana hikaye görevlerinin sürekli olarak kesintiye uğraması ve grind için oyunun temposunu düşürmesi cidden keyifsiz.

Avatar Frontiers of Pandora’da zamanınızın çoğunu uysal ve zararsız hayvanları öldürmek ve çalı çırpı toplamakla geçiriyorsunuz. Açık dünya oyunlarda böyle şeylere alışığız ama bu yaptıklarımızın Avatar evrenine ters olduğunu ben bile biliyorum. Cameron’un evrenine saygı ve hayranlık duyanları sinirlendirecek; filmleri izlemeyenleri ise Far Cry oynuyormuş gibi hissettirerek bir yapım.

Özetle, bu oyun oynanır mı? Vakit geçirmelik bir açık dünya olarak oyunsuz bir dönemde girip oynanır ancak indirimde satın almanızı şiddetle tavsiye ederim.

İnceleme Özeti

Avatar Frontiers of Pandora İnceleme

Avatar Frontiers of Pandora, Cameron'un evrenine saygı ve hayranlık duyanları sinirlendirecek; filmleri izlemeyenleri ise Far Cry oynuyormuş gibi hissettirerek bir yapım.
6.5
İyi

İçeriği Paylaş

Yazar Hakkında

Ege Üniversitesi Reklamcılık bölümünden mezun olan ve oyun sektörüne yıllardan beri yoğun ilgi duyan Mert, 3 yılı aşkın bir süredir Turkmmo'da içerik üretiyor.

Ayrıca Okuyabilirsiniz

0

    Cevap Yazın

    Email adresiniz yayınlanmayacak.

    Gameplay
    Graphics
    Longevity
    A mininum rating of 0 is required.
    Please give a rating.
    Thanks for submitting your rating!

    Yorum gönderdiğiniz için teşekkür ederiz!